Doğaya Yazılmış Şiir Kapadokya

0
81

Pers dilindeki adıyla “güzel atlar ülkesi” Kapadokya… Rüzgâr ve yağmurun elbirliğiyle oynadığı 60 milyon yıllık coğrafi bir oyunun sonucunda oluşmuş büyülü bir kent… Yumuşak tüf kayalarından oluşan peribacaları, gizemli yeraltı kentleri ve şaraplarıyla ünlü Kapadokya, doğanın yeryüzüne yazdığı bir şiirden farksız.

Günümüzde Uçhisar, Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinin bulunduğu bölgeyi kapsayan Kapadokya, bir zamanlar etrafı dağlarla çevrili dümdüz bir ovaymış. Toroslar’m yükselmesi sonucunda Kuzey Anadolu Platosu sıkışmış ve sonrasında da bölgedeki yanardağlar faaliyete geçmiş. Rüzgârla yağmurun şekillendirerek peribacalanna dönüştürdüğü yumuşak tüf kayalıklarının oluşması bu şekilde gerçekleşmiş. Kapadokya’nm her köşesinde Hititler, Frigler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi binlerce yıllık uygarlıkların izlerini görmek mümkün. İlk Hıristiyanların yerleşim merkezlerinden biri olan Kapadokya, ilginç doğal güzellikleri kadar tarihiyle de dikkat çeken bir bölge.

Göreme yolu üzerinde yer alan ve bölgenin en yüksek noktası olan Uçhisar, vadinin her yanın-dan görülebilen kalesiyle ünlü bir kasaba. Yüz-yıllara direnen kalenin içindeki odalar; merdivenler, koridorlar ve tünellerle birbirine bağlı. Kalenin zorlu zirvesine çıkıldığında Bizans dönemine ait kaya mezarlarıyla birlikte vadinin muhteşem manzarasını görmek mümkün. Bu muhteşem manzaranın bir yanında Derebağı Vadisi, diğer yanında Göreme yer alıyor. Kasabanın daracık sokaklarında ise şirin, küçük evler boncuk gibi dizili. Tezgâhlardaki rengârenk kilimler, halılar, heybeler, el emeği göz nuru danteller ve yörenin simgesi bez bebekler hediyelik eşya almak isteyenler için guided istanbul tour whirling dervishes.

Peribacalarının kenti Göreme

Peribacalannın içindeki ender yerleşim yerlerinden biri olan Göre-me, eskiden Avcılar Köyü olarak anılmış bir kasaba. Halen içinde yaşanan peribacalarıyla Göreme kasabası, Uzundere ve Avcılar vadileriyle turistlerin ilgisini çekiyor. Hıristiyanlık öncesinde de yerleşim alanı olan bu bölgedeki klasik Roma mimarisini andıran mezar odaları, sonraki dönemlerde başka amaçlarla kullanılmış. Birçok kaya kitlesinin üzerindeki anıtsal sütunlu dış cepheleriyle dikkat çeken mezar odalarının yanı sıra, Osmanlı döneminde inşa edilen konak da kasabanın görülmeye değer yapıları arasında yer alıyor. Göreme ayrıca Yusuf Koç, Orta Mahalle, Durmuş Kadir ve Bezirhane kiliseleriyle de ünlü. Kiliseler ve manastırlarla dolu bölgenin zenginliği, bölgede Hıristiyanlık aleminin bir çeşit okulu sayılmasından kaynaklanıyor. Hıristiyanlığın ilk rahip ve rahibeleriyle keşişleri, buradaki yeraltı kentlerinde yaşamış. Bu yüzden Kapadokya, zamanla dini bir merkeze dönüşmüş.

Kiliseleri görmek isterseniz Avcılar köyünden Göreme Açıkhava Müzesi’ne doğru giden yolda ilerlemeniz yeterli. Burada karşınıza El Nazar Kilisesi çıkar, Görkün Deresinin adını taşıyan vadide ise görülmeye değer dikitler yükselir. Küçük manastırlarla kaya kiliselerinin bulunduğu Göreme’de korunması gereken yapılar Göreme Açıkhava Müzesinde yer alıyor. Bugünkü Kapadokya’nın üç önemli vadisinden biri olan Göre- me’deki Açıkhava Müzesi’nde büyüklü küçüklü 15 kilise, 7 keşiş yemekhanesi, mezar odaları, kiler ve mahzenler bulunuyor. Koruma çalışmaları çerçevesinde, Tokalı ve Karanlık kiliselerinin restorasyonları tamamlanmış durumda. Anadolu’daki en eski yerleşimin olduğu Göreme yöresinin tarihi, MÖ 8000 yılma kadar uzanıyor.

Aşılı Höyük’teki buluntular da bunun en önemli kanıtı. Bu buluntular arasında oda tabanında yer alan iskeletler dikkat çekiyor. Kafatasında delik bulunan bir kadın iskeleti, bölgede kazı yapan arkeologlara ilk beyin ameliyatı denemesinin burada yapıldığını düşündürtüyor. Göreme’de tepesi şapkalı, mantarımsı şekilli masalsı peri bacalarıyla tüf kayalar içine oyulmuş karınca yuvası misali evler dikkat çekiyor. Bu evlerin en önemli özelliği yazları serin, kışları ise ılık olmaları. Bu nedenle bölge, mağaralarının doğal klima olma özelliği nedeniyle Türkiye’nin narenciye deposu olarak kullanılıyor. Akdeniz’den toplanan yeşil limonlar ya da diğer narenciyeler, bu doğal soğuk hava depolarında olgunlaştırılıyor.

İlk Hıristiyanların kiliseleri

Göreme’deki Ihlara ve Soğanlı vadileri de Kapadokya’nın görülmesi gereken bölgeleri arasında. Merdivenli Açıkhava müzesi girişinden ulaşılabilen Ihlara Vadisi’ne iniş ve çıkış oldukça zahmetli. Birçok basamağı aştıktan sonra gizli kalmış muhteşem manzaraya ulaşıyorsunuz. Doğal güzelliğiyle dikkat çeken 26 kıvrımlı vadide beş bine yakın yaşama yeri, 105 adet de dinsel yapı bulunuyor. Ihlara Vadisinde Kuzey Ambar, Eğritaş, Kokar, Pürenli Seki, Karanlık, Ağaç Altı, Sümbüllü, Yılanlı, Ballık, Alçakhava Altı, Karagedik, Bahattin Samanlığı, Direkli, Açıkel, Ala, Davullu, Koyunağılı, Kara ve Doğan Yuvası gibi birçok kilise yer alıyor Anadolu’nun’ Oxford’u Amasya idi.

Dibinde ağaçların yer aldığı, içinde yüzlerce mağaranın oyulu bulunduğu tüf tepeler ve peribacalarıyla dolu Göreme Vadisindeki kiliselerden biri olan Çarklı Kilise’nin duvarlarında İsa’nın çarmıha gerilişi, göğe yükselişi ve Hıristiyanlar için kutsal kabul edilen birçok olayın tasvirleriyle freskleri yer alıyor. Kapadokya kiliselerindeki kutsal tasvirlerde eski peygamberlerin, azizlerin, din şehitlerinin, İmparator Konstantin’in ve gerçek haçı Kudüs’e taşıyan İmparatoriçe Helen’in resimleri bulunuyor. Tasvir edilen azizler arasında ilk sırayı Kapadokya’nm koruyucusu kabul edilen Saint Georg alıyor. Adını Aziz Georg ile Aziz Theodor’un savaşarak yendikleri ejderhadan alan Yılanlı Kilise’de ise gerçek haçı tutan Helen, Konstantin, Aziz Onophorios, Thamaras ve Basileus’un resimleri yer alıyor. Göreme ve Kılıçlar vadilerindeki kaya kiliselerinin önemlileri şöyle sıralanabilir: El Nazar, Saklı Kilise (St. John), Tokalı Kilise, Theotokos Kilisesi, St. Daniel, St. Eustathius, Aynalı Kilise, Kızlar Manastırı, Elmalı Kilise, St. Barbara, St. Catherine, Çarıklı Kilise, Karanlık Kilise, Yılanlı Kilise, Kılıçlar Kilisesi ve Meryem Ana Kilisesi.

Cizvit papazı

18. yüzyıl başında Fransız gezgin Paul Lucas, kaleme aldığı seyahatnamesinde Kapadokya’da tuhaf konilere oyulmuş mağaralarda yaşayan binlerce insandan bahsetiğinde kendisine kimse inanmaz. 1907’de ise bir Cizvit papazı olan Guillame de Jerphanion, Kapadokya bölgesini ziyaret eder. Kaya kiliselerinin olağanüstülüğüne kendini kaptıran papaz, ömrünün 30 yılını terk edilmiş bu kiliselerin saptanması, sınıflandırılması ve kategorize edilmesi için harcar. Bugün bölgede bilinen binlerce dini yapı, iki yüzden fazla dekore edilmiş kilise bulunuyor. Ancak bu kiliselerin pek azmin yapım tarihi biliniyor. Kapadokya’nm içinde yer alan bir diğer yer de üç vadiden oluşan Zelve. Burası, sekizinci ve 13. yüzyıllarda Hıristiyanların önemli dini yerleşim bölgelerinden biriymiş. Zelve’de hepsi de resimsiz 15 küçük kilise bulunuyor. Buradaki kiliselerin en büyüğü iki bölümlü olan Üzümlü Kilise. Direkli, Balıklı ve Geyikli kiliselerinin de bulunduğu Zelve, terk edildiği günlere ait yapılar da barındırıyor. Bunlardan biri, olduğu gibi günümüze taşınmış değirmen, diğeri ise küçük bir mescit minaresi. Zelve yolundaki peribacalarının çoğu keşişler tarafından tecrit odası olarak kullanılmış.

Paşabağı ya da Keşişler Vadisi olarak adlandırılan bölge, henüz birbirinden ayrılmamış kitleler ve iki üç başlık taşıyan birleşik koniler nedeniyle turistlerin ilgisini çekiyor. Paşabağı Vadisinin ortasındaki üç başlı peribacası, üç katlı olarak oyulmuş ve Simeon adında bir keşiş tarafından inziva hücresi olarak kullanılmış. Kapadokya bölgesinde ziyaretçilerin hayal gücünü zorlayacak irili ufaklı birçok peribacası bulunuyor. Doğanın bu eserlerinin neye benzediklerini bulmaksa, düş gücünün sınırlarına kalmış. Kapadokya’nın en önemli yerleşim yerlerinden biri de Avanos. Roma döneminde “Venessa” adıyla anılan konaklama ve alışveriş merkezi Avanos’un el sanatları meşhur.

Özellikle de seramikçiliği ve halıcılığı… Burayı ziyaret edenler seramik atölyelerindeki çömlekçi çarklarında, usta elleri izleyebilir. Kırılmış olan parçalarından testiyi belli eden 7000 yıllık Avanos çanak çömlekleri, yöreye Hititlerden miras kalmış. Kızılırmak’la hayat bulan Avanos’un bu çömleklerinin sim, yine Kızılırmak’ın taşıyıp getirdiği kırmızı toprak. Kayalık Kapadokya’nın en önemli merkezlerinden biri de Ürgüp, antik dönemdeki adıyla “Assiana”. Selçuklu döneminde Başhisar olarak anılan bu bölge el sanatlarıyla ünlü. Bir de ellerinde testileri ve renkli elbiseleriyle Soğanlı bez bebekleriyle… Osmanlı döneminde ekonomisi bağcılık ve meyveciliğe dayanan Ürgüp’ün en yüksek tepesi olan Temenni Tepesinde, Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan’ın türbesi bulunuyor. Ürgüp sadece peribacalarıyla değil, adına festivaller düzenlenen şarapları ve kayalara oyulmuş evleriyle de ünlü. Kiliseler, minareler, peribacaları birlikte yükseliyor bu coğrafyada. Günümüzde otantik pansiyonlar, turistik lokantalar ve barlar da eğlenmek ve burada konaklamak isteyenlerin hizmetinde.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz