Çininin başkenti Bursa

0
47

17.yy başlarında çini sanatında bir gerileme ya-şandı. Geçen yüzyılda yapılan panolarda çiçekler ve ağaçlar doğrudan yer-den çıkmış görünürken, 17. yy’da motifler artık vazolardan çıkmaya başlamıştır ki bu da özensizliğe dair ilk işaretler olarak değerlendirilir. Yüzyıl sonlarında başlayan bu gerileme Osmanlı Devleti’nin siyasi durumuyla yakından ilgilidir.

1716 yılında çini üretimi tamamıyla sona erdi. 18. yy başlarında Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, İznik’teki çini ustalarını toplayarak İstanbul Tekfur Sarayı’nda bir çini atölyesi imalathanesi açarak çiniciliği tekrar canlandırmak istemişse de bu dönem çinilerinde görülen barok etkili çiçekler, iri güller, ince imal edilen çiniler eski kalitesinde olmadığından kısa bir süre için de çini ihtiyacımız Viyana ve İtalya’dan karşılanmaya başlandı. İznik Çinileri’nde kullanılan başlıca renk ve motiflerin, üç döneme ayrıldığını görürüz; Birinci dönem, “İlk Osmanlı Dönemi” diye anılır ve bu dönemin eserleri arasında İznik Yeşil Cami, Bursa Yeşil Cami, Bursa Muradiye Cami ve Bursa Mahmut Paşa Türbesi sayılabilir. Kullanılan renkler; lacivert, mavi, turkuaz, siyah ve sarıdır. Motif olarak ise, geometrik şekiller ve stilize edilmiş bitkisel kökenli öğeler kullanılmış istanbul walking tour.

Evliya Çelebi’den notlar

Bu dönemde, Milet ve Haliç işi olmak üzere iki ayrı ekol bulunur. “Milet İşi” dendiğinde mavi-beyaz dekorlu grup, evani seramikler, “Haliç İşi” dendiğinde ise mavi-beyaz dekorlu, rumi palmet ve ince arabesk bezemeli kaplar görülür. Bu döneme “Haliç İşi” denmesinin sebebi ise; Evliya Çelebi’nin İstanbul Çini Atölyelerinde gördüğü ve bu çinilerle ilgili seyahatnamesine yazdığı şu notlardır; “Kağıthane ve Sarıyer’den getirdikleri çamurlarla maşrapa, güze (kase) ve sürahiler imal ederler ki bunlar kadar güzeli ancak Çin ve İznik çinisinde bulunabilir.” “Bu çini atölyelerinde öyle ustalar var ki yapmış oldukları kaseler, 40- 50 kuruşa satın alınıp, padişaha ve vezirlere armağan olarak götürülebilir” sözleriyle, “Haliç işi” çinileri övmüş seyahatnamesinde…

İkinci Dönem ise; “Müteakip (Geçiş) Dönemi” diye anılır. Yakın zamana kadar literatürde “Şam İşi” olarak anılan bu dönem, British Museum’da bulunan ve bu devre tarihilendirilen Cami Ömer’den gelen üç kulplu süs kandilinin ayağındaki yazı kuşağında (İznik,1949 Muslu) bulunan bilgiler doğrultusunda “Şam İşi” deyimindeki yanılgıyı kanıtlayan belgedir. Gene bu dönemde evani seramiklerinin gelişimine katkıda bulunan Fatih Devri Nakkaşbaşısı Baba Nakkaş’ı da unutmamak gerekir. Bu dönemin eserleri arasında Yavuz Sultan Selim Cami ve Türbesi, Şehzadeler Türbesi, Haseki Medresesi ve Şehzade Mehmet Türbesi sayılabilir.

Hatai tarzında bitkisel kökenli motifler, rumiler ve bulutlar desen olarak görülürken; fıstık yeşili, sarı, mavi, turkuaz, lacivert ve kiremidi renkler kullanılmış. Gene bu dönemde Şahkulu diye anılan Veli Can, Saray Başnakkaşlığı’na getirilmiş, saz yolu desenler de bu dönemde üretilmeye başlanmış. Onun öğrencisi olan Karamemiş de, çiçek ve ağaç motiflerini kullanarak çinilerimizde bahar devrini yaşatmış ustalardandır Doğaya Yazılmış Şiir Kapadokya.

Çinide Mimar Sinan Devri

Üçüncü Dönem, “Klasik Dönem” olarak adlandırılır. Dönemin değerli mimarı, Mimar Sinan, yapılarında çiniye önem verdiğinden, çiniler büyük önem kazanmış. Bu dönemin eserleri arasında da Eminönü Rüstempaşa Cami, Süleymaniye Cami, Sultanahmet Sokollu Mehmet Paşa Cami, Topkapı Sarayı Altınyol Panoları, Üsküdar Toptaşı Eski Valide Cami sayılabilir. Kullanılan renklerde kırmızı, kabartma olarak yer almış ve bitkisel motiflerde doğanın tüm ayrıntılarını iki boyutlu düzeye indiren bir yorumlama ile bir süsleme düzeni yaratılmış. Üstün bir hayal gücü ürünü olarak lale, karanfil, sümbül, tam açılmış gül ve yarı açılmış konca, nar çiçeği, üçlü ve beşli kümeleşen veya bir kökten fışkırıp kıvrılarak uzayan yaprak ve çiçekli dalların genellikle asimetrik kompozisyon düzeninde yer almış olması dönemin belirgin özelliklerinden olmuştur. Günümüzde ise Çini sanatı, 1989 yılında kurulan İznik Çini Eğitim Vakfı’nın çabalarıyla tekrar canlandırılıp, sürdürülmeye çalışılıyor. Vakfın amacı birebir eserler yapmaktan çok, dönemin kalitesine ulaşabilen çiniler üretebilmek.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz